12 Haziran 2013 Çarşamba

B4. MANİŞTİSU VE RİMUŞ DÖNEMLERİ


Eskiçağ tarihinde büyük bir imparatorluk kuran Sargon'un Rimuş ve Maniştusu adında
iki oğlu vardı. Sargon oğullarına büyük bir dünya devletini miras bırakmıştı. Bu
imparatorluğun içinde farklı farklı kavimler yaşıyordu.
Bu kavimler Sargon’un almakta olduğu vergilerin ağırlığını taşıyamıyorlar
ve bu durumdan kurtulmak istiyorlardı. Gerçekten,bu büyük devleti yönetmek oldukça zordu.
Çünkü bu devlet dil ve din birliğinden yoksundu.
Sümer Kral Listesi’nden öğrendiğimize göre babasının yerine önce Rimuş, sonra da
Maniştusu geçmiştir.
Rimuş, babasının iyice yaşlandığı bir dönemde ortaya çıkan isyanları bastırmak konusunda büyük hizmetlerde bulunmuştur.
Ninova'da bulunan bir vesikada Rimuş’un isyan hareketine ön ayak olan Elamlı Anzan kralını mağlup ettiği ve ardından esir ederek güneş tanrısına sunulmak üzere Sıppar'a gönderilmiş olduğu haber verilmektedir.

Ancak, Rimuş'tan sonra kendi oğlunun değil de, biraderinin tahta çıkması keyfiyeti, Akkadlar gibi patriarkal (baba erkil) aile gelenekleri için alışılmış bir durum değildir.
Öte yandan bu kardeşlere ait vesikalar, Rimuş’un daha çok, imparatorluğun güney ve batısındaki memleketlerle, Maniştusu'nun ise kuzey ve doğu ülkeleriyle uğraştığını göstermektedir.
Örneğin, Rimuş’a ait bir vesikada Ur, Uruk, Lagaş, Umma ve Kazallu şehirlerinin isyan ettiğini görmekteyiz. Elam ve Warahşa memleketleri de belki aynı anda ayaklanmışlardı.
Rimuş sefere kolaylık olması için Diyala nehri yakınlarında kendi adını verdiği "DUR RİMUŞ" adındaki kaleyi yaptırmıştı. Böyle tehlikeli durumlarda ve böyle büyük bir devleti tek başına idare etmenin vermiş olduğu zorluk karşısında, Rimuş yönetime kardeşini de ortak etmiştir.
Belli bir süre (coregent olarak) birlikte idare etmeleri ve böylece memleketi paylaşmaları doğaldır.

KİŞ kralı ünvanını taşıyan Rimuş, Tanrı Enlil adına Nippur mabedine birçok vazo koydurmuştur. Rimuş’un, Tanrı Nippur’un mihrabına kendisinin de kurşundan bir heykelini koydurmuş olduğu anlaşılıyor. Günümüze kadar ulaşan bu heykel üzerinde iki dille yani Sümer ve Akkad dillerinde yazılmış bir kitabe bulunmaktadır. Bu kitabe müşterek Sümer Akkad idaresinin bilinen en eski vesikasıdır. Rimuş Agade sarayında gizlice düzenlenen bir suikast sonucu öldürülmüştür. 
Rimuş’un yerine kardeşi Maniştusu tahta geçmiştir.
Elamlar’ın merkezi olan Sus'da Maniştusu’nun haç şeklinde bir abidesi ve bronz bir heykeli bulunmuştur.
Sümer mabetlerinden birine, kendisi tarafından bizzat koydurulan küçük heykeli, Elam bölgesinin bunun zamanında kesin olarak Akkad hâkimiyetine girmiş olduğunu göstermektedir. Sus kazısında Maniştusu'ya ait farklı heykeller de bulunmuştur.
Ancak, bunlar buraya bizzat Akkad kralı tarafından konulmamıştır.
Bu heykeller, sonraları yani Elam kralı Şutruk-Nahunte'nin Sinear'ı istilâ ettiği sıralarda Sümer-Akkad sitelerinden özenilerek Sus'a götürülmüş olan şeylerdir. 
Sus kazısında bulunan Maniştusu heykeli bu nedenle Elam'a götürülmüştür.
Akkad kralını oturmuş olarak gösteren bu heykelin biri diyoritten diğeri de mermerden yapılmıştır.
Bugün, Ninova’daki İştar mabedinin Maniştusu tarafından yaptırıldığını bildiğimiz gibi, Asur kazılarında bulunan bir mızrağın da Maniştusu’ya, Eski Asur devletinin "Çadırda yaşayan krallar'ından Ab'azu” tarafından
sunulduğu, üzerindeki kitabeden anlaşılmıştır.
Yine, Sümer Kral Listesi’nden öğrendiğimize göre, Rimuş 9 yıl, Maniştusu ise 15 yıl iktidarda kalmıştır. Buna göre Sargon'un ölümünden sonra, tahta önce Rimuş'un geçtiği, ancak idari güçlükler nedeniyle sonradan imparatorluk topraklarının iki kardeş arasında paylaşıldığı bilinmektedir. Fakat Rimuş’un 9. iktidar yılında bir suikast neticesinde ölmesi sonucu yerine Maniştusu geçmiş ve memleketin yegane hakimi olmuştu. Fakat çok geçmeden o da bir suikaste kurban gidince, bu defa Akkad tahtına, Maniştusu’nun oğlu Naram-sin geçmişti.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder